Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Aralık 2011 Salı

"eski - yeni"

pinkfreud'u okuyorum. orada bir yerde bir şeyden bahsediyor. tam cümleyi hatırlamıyorum ama konunun özeti uzun süreli bir ilişki bittikten sonra kendini sil baştan başka bir insana anlatmak, sıfırdan tanıtmak, tanımak o insana alışmakla alakalı. yaklaşık dört aydır düşündüğüm tam da buydu!

bunu daha önce de arkadas çevrem için yaşadım. üniversite için taşındığımda gerçekten o ilk zamanlar kabus gibiydi. yıllarını geçirdiğin şehirden ve seni artık gözünün içine bkarak bile anlayabilen insanların arasından kopup hiç tanımadıgın bir şehre ve insanların arasına gelmek... o zamanlar çok sıkmıştı beni. insan her şeye alıştıgı gibi zamanla bu duyguyada alışıyor sonuç olarak. zaman geçtikçe bi çevre ediniyorsun bir sürü insan tanıyıp arkadas oluyorsun vs. ama yine de bi eğreti duruş oluyor insanın üzerinde. bilmiyorum belki de ben öyle hissediyorumdur, bana öyle geliyordur. ama hiç bir zaman şu anda yaşadığım şehre karşı tam bir aidiyet duygusuna sahip olamadım.

aslında eski sevgiliyle - yeni sevgili arasındaki bağıntıda bir şehirden başka bir şehre taşınmaktan farksız değil gibi geliyor bana sanırım. bir adamdan kopup başka birine bağlanmaya çalışıyorsunuz mesela. ama eskisiyle geçirdiğiniz zaman o kadar çok ki o olmadan önce nasıl yürüdüğünüzü bile unutmuşsunuz gibi. o yeni adam ise aslında bi yabancı hayatınıza size davranışlarınıza.

düşünsene neye gülüceğini neye ağlıyacağını bilmez, ne seversin neyden nefret edersin bilmez bilemez...  ama bir yanda çaya kaç şeker attığından tut da günde kaç kere dişini fırçaladığına kadar bilen bir adam vardı bir zamanlar. işte aslında en sakatı bunun kıyaslamasına girmek. yoksa bir daha kimseyi sevemezmişim gibi geliyor stres oluyorum!

ayrılalı 4 ay kadar bi zaman oldu. açıkçası aklımı yitirmekle yitirmemek arasındaki o ince çizgide gidip gelip çeşitli cambazlık hareketleri sergilediğim söylenebilir. ayrılıkları kategorize edersek bence en çok can yakanı ve zor olanı severek ayrılmak olsa gerek. seviyorsan ayrılma klişesini duymaktan artık gerçekten bıktım ama bazen yürümeyince yürümüyor. her ilişkinin bir ömrü var ve bizimkinin de son kullanma tarihi doldu biliyorum. bunu görebiliyorum. ha ama hala seviyorum o da bence ayrı manyaklık örneği! uzun süreli bir ilişkinin bitimi hele ki iki taraf da birbirini seviyorsa ve medeni bir şekilde ayrılmaya çalışılıyorsa ızdırap boyutlarına ulaşıyormuş tecrübeyle sabit! ortak arkadaslar, ortak gidilen mekanlar, anılar vs...

neyse işte öyle...
konuştukça içim kıyıldı gidiyim bi yemek yiyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder