Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Aralık 2011 Cuma

bir mimarın cuma günü!

cuma gününün hayatımda ayrı bir yeri olmuştur her zaman. bundan önceki yıllarda hep beklerdim cuma gelsin cuma olsun hafta bitsin dışarı çıkalım eğlenelim falan diye. ama bu sene diğerlerinden çok daha farklı! acı verici! 2011 yılından hiç bir hayır görmediğim gibi 2011'in cumalarından da zerre kadar hayır görmedim göremedim!

çarşamba gecesinden cumanın geleceğinin ürpertisine kapılıyorum adeta. çarşambanın gelmesi demek önümüzdeki 2 gün uykusuzluk stres buhran demek!

ben zavallı bir mimarlık öğrencisiyim. evet o sosyalleşemeyen %90lık kısmında yer alıyorum heralde bilmiyorum... proje dersine yetiştirmem gerekn hep 928749238749 tane çizimim olur! ne ara nasıl biriktiğinin asla farkında olmamam da cabası.

çarşambadan başlayalım;
sabahında okula giderken keyifli keyifli ders dinlerken her şey muhteşem
öğleden sonra zavallı kukurikuya basmaya başlıyorlar.
bu sefer kukuriku tabikide kafasında buyuyen ölçekler ve tasarımlar nedeniyle derse olan ilgisini tamamen kaybediyor..
bi yandan projeye dalmış hayal alemlerinde uzun ve soluksuz kulaçlar atarken bir yandan da asıl dinlenmemesi gereken ders önce kelime kelime sonra cümle cümle sonrada adeta paragraf paragraf zihnimden silinip gidiyorlar.
ve ders bitiyor.
kukurikunun hayallerini kurduğu eve gidip erkenden çizime başlayıp hocanın tüm istediklerini tashihe götürme planı kafasıının içinde dönüyor. yürürken,otobüsteyken ve hatta uyurken! ( şaka yapmıyorum rüyamda komidin tasarımı yapmışlığım sonrada uyanıp projede birebir çizmişliğim mevcut)
o gece hiç bişey olmuyor tabiki. erken başlama sözleri yeminleri bir bir yalan oluyor.
perşembe gunu de aynı rutınle devam ediyor uyan-gyin-okula git-derse gir...
perşembeleri ertesi gununun cuma oluşu nedeniyle daha bi gergin ve tüm gün "hasiktir abi projeyi naapcaz lan" tarzı, belki kalıpsal olarak farklı ama anlamca tıpa tıp aynı cumleleri sarfederek geçiyor.

ve perşembe akşamı;
eve gelip önce yemek yemek istiyorum yiyorum da nitekim ama sonrasında bastıran amansız uykuyla (ki tamamen psikolojik olduguna iddiaya girerim!) başa çıkamayıp yatıyorum. uyumasam bile tv karşısına yığılıyorum
ama tüm bunlar olurken aklımda hep 'BELALIM' var!
nitekim saatler 11i gösterdiğinde artık çizmem gerektiği gerçeği yüzüme bir tokat gibi vuruyor.
halbuki ne hatalı saat! ya çiz yada çizme arkadasım'
yine bir saat sallanma sürecinden sonra çizime başlanıyor. ama 8578937450 tane istenen pafta nedeniyle o çizimler asla ve asla son bulmuyor....
gece uyumamak adına içilen kahvelerle, mutfak tezgahı üzerinde yavaş yavaş birikip dağ olan boş 3ü bir arada poşetleriyle dolup taşıyor.
kültablalarından bahsetmek istemiyorum. ciğer yerine artık 2 adet winston pakedi taşıdığımı düşünüyorum zaman zaman...
tüm bu sinir gerdirici şeylere bir de uykusuzluk eklenince zaten dadından yenmiyor.

cuma günü;
proje gunu gelir ve çatar...
tashih sırası bana gelmesin diye çok taklalar attığım oldu açıkçası ama olacakla öleceğe çare yok malum!
asla tam olmayan çizimlerimle hocanın karşısına çıkıyorum bir de güzel kalaylanıyorum!
vs
vs
vs
.
.
.
.

sonuç; okuldan çıktığımda bir boktan farksız oluyorum. acınası halde oluyorum...
haftaiçini haftasonuna bağlayan insanların dışarda içip eğlendiği bu güzel gecede evin bir köşesinde sızmış kalmış olarak buluyorum kendimi....

dip not: bu yazıyı yazmak için gösterdiğim efor ödül falan almalı. yazarken aynı zamanda arada uyuyp kafam düştüğü için cümlelerimin kıçı başı ayrı olabilir. cümlelerim belkide hiç bi anlam içermeyebilir bilmiyorum...

affola!

1 yorum:

  1. Mimarlık sevdiğim alanlardan biri, Sedad Hakkı eldem, Zaha Hadid, Hasan Fathi en sevdiğim mimarlar:) şanlısınız bu mesleği şectiğiniz için :)

    YanıtlaSil